YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

10 Mart 2011 Perşembe

HAVADAN AFRİKA...


Kenya’daki son günümdü.
27 Ocak Perşembe

O sabah erkenden uçacaktım.
TK 604 sayılı uçuşuyla.
06.45 de, THY ile.
Doğrudan Nairobi’den İstanbul’a…

Çok konforlu bir uçak koymuşlar.
Her koltuğun önünde de bir ekran.
Müzik, sinema, eğlence ve oyun kanalları.
Sizi aylarca meşgul edebilecek…

Hiç birisi ilgimi çekmedi.
Çünkü boylu boyunca geçecektim.
Ve havadan seyredecektim.
Hemen tüm Afrika kıtasını…

Gün yeni doğuyordu.
Nairobi’den havalanırken.
Evler, sokaklar küçülüyordu.
Uçak giderek yükselirken…

İnsanları düşünüyordum.
Binlerce siyah derili, kara bahtlı.
Uzun boylu, narin yapılı.
Yoksul ama sevecen bakışlı…

Kırsal alana ulaştık kısa zamanda.
Bu kez de düşledim.
Binlerce yılanını, çiyanını.
Aslanını, sırtlanını…

Hep hayal ediyordum.
Aşağıya bakarken.
Afrika'nın sıcağını, kurağını.
Yağmurunu, sağanağını…

Sonra eriştik Nil’e.
Dünyanın bu en uzun nehirine.
Seyrediyordu bizimle.
İki taraflı yeşiliyle…

Sudan’a eriştik.
Hartum’un üzerinden geçtik.
Çöl’e geldik.
Sarı kumul tepelerini aştık…

Hangi deve kervanı yol almaktaydı.
Kim bilir kaç tane.
Uçsuz bucaksız kumullarında.
Sabahın bu saatinde…

Nil boyunca yol aldık.
Luksor ve Karnak’ı tanımladık.
Aswan baraj gölünü gördük.
Tarım alanlarına hayran kaldık…

Koca Kahire’ye geldik.
Ortasından geçen Nil’iyle.
Yüzlerce sokakları, köprüleriyle.
Ve hatta piramitleriyle…

Deltasını görüntüledik.
Akdeniz’e açıldığı yerde.
Nil’in geniş yeşilliğiyle.
İskenderiye’nin hemen berisinde…

Akdeniz’i geçtik.
Gelidonya burnunu seçtik.
Antalya’ya ulaştık.
Karlı Bey dağlarını aştık…

Atatürk Limanına indik.
Güzel yurdumuza geldik.
Göğsümüzü gere gere.
Türk Vatandaşları” bölümünden geçtik…

Tahrir Meydanı'nda büyük olaylar oluyormuş.
Mısır’ın başkenti Kahire’de.
27 Ocak Perşembe günü.
Biz tam Kahire’nin üzerinden geçerken…

Bu olaylar sonraları yayıldı.
Yönetimler değişti.
Mısır’da, Tunus’da, Libya’da.
Bahreyn’de, Yemen’de, Cezayir’de…

İnsan Afrika’yı tam algılayamıyor.
Sorunlarını göremiyorsunuz.
Dertlerini anlayamıyorsunuz.
Doğa’sının da, insan’ının da hayvan’ının da.

10 bin metre yüksekten uçarken…


Havadan Afrika fotoğraflarım için:
https://photos.google.com/album/AF1QipNLcjYtP83rCAJedBr-YeaZ7KKengLdfvtk9TlA/photo/AF1QipM_cdN4o-CwpuF4ZLjTVwhG-7Vo39VAl2-PdQ0w
.