YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

18 Kasım 2011 Cuma

TANRILARIN TAHTINDA...


İki tane.
Nemrut dağı vardır.
Ülkemizde...

Bir tanesi.
Sönmüş bir yanardağdır.
Bitlis’in Tatvan kazasında..
Van gölü'nün kıyısında…

Benim doğduğum topraklardadır.
Diğeri.
2150 m yükseltisiyle.
Adıyaman’da…

Yazın çıkılır bu dağa.
Sıklıkla.
Temmuz ve Ağustos aylarında.
Tanyeri ağarmadan daha…

Hava çok soğuk olur.
Güneş doğana dek tir tir titrersiniz.
Üzerinizdeki battaniyelerle.
Yaz aylarında bile...

Bu dağa tırmanacaktık.
Kurban Bayramı'nda.
Kasım ayının ortasında.
Strabon grubumuzla.
Yapılandırılmış bir programla…

Taa Besni’den görmüştük.
Bu yüce dağı.
Hava açıktı.
Ama zirvesi de karlıydı…

Kâhta’da bizi bilgilendirdiler.
Sabah çıkamazsınız dediler.
Çok soğuk olacağını söylediler.
Ayrıca buzlanma için de uyardılar.

Programı değiştirdik.
Karakuş tümülüsü'nü gezdik.
Önce.
Sonra da Cendere köprüsü'nü…

Epey zaman aldı.
Nemrut Dağı Milli Parkı'na ulaşmak.
Bir süre de buralarda dolandık.
Komagene uygarlığının izlerini araştırdık.

Tırmanma başlangıcına gelindi.
Yer tümüyle kar ile örtülüydü.
Hava oldukça güneşliydi.
Isı da çok fazla düşük değildi…

Toplam 34 kişiydik.
Çıkalım diye karar verdik.
Biraz ilerleyince yerin buzlu olduğunu gördük.
Bir bölümümüz hemen geri döndük…

Küçük bir grup yola koyuldu.
Onlar da bir süre sonra döndü.
Yer tümüyle buzluydu.
Batonlar’ım da yoktu.
Eğim nedeniyle ayakta zor duruluyordu…

Tek başıma eriştim batı terasına.
Zorlu bir tırmanış sonrasında.
Kalmıştım bir anda.
Apollon, Zeus ve Herakles’lerin arasında…

Yarım saat kaldım onlarla.
2000 yıl aradan sonra.
Batı terasında.
Tek başıma, saygıyla...

Ağırlanmasını isterdi.
Kral Antiochos vasiyetinde.
En iyi biçimde.
Gelenlerin burayı ziyarete…

Şarap sunmalarını emretmişti.
Antiochos yazılı belgelerinde.
Din adamlarına, buraya gelenlere.
En iyisinden hem de...

Gelmiştim zaten bin bir zorlukla.
Buraya, batı terasına.
Ortada ne Antiochos vardı.
Ne de onun din adamları…

Bırakın en iyisinden şarabı.
Esirgediler benden.
Bu soğukta bir bardak.
Sıcak çayı…

Ama Allah’ları var.
İnişte kol, kanat gerdiler bana.
Eğimli, kaygan ve buzlu yolda.
Tüm Tanrılar yanımdaydı.