YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

22 Ekim 2014 Çarşamba

ARASBEY İLE...


Bayram öncesi.
Aytaç Güldamla telefon etti.
Bir "mavi yolculuk" önerdi.
"Gelir misin" dedi...

Kör'ün istediği bir göz.
Tanrı verdi iki göz.
Tabii ki "hayır" demedim.
Kendisini kırmak istemedim...

Aytaç, Ankara'dan.
Lise arkadaşlarımdan.
Elli yıl önce mezun olmuşuz.
Kırk yıl sonra dost olmuşuz...

Aytaç diğerlerini de aradı.
Kurban Bayramı nedeniyle.
Ancak iki kişi.
Daha bulabildi...

Arife günü demir aldık.
"Vira bismillah" dedik.
Bodrum Marina'dan çıktık yola.
Arasbey yatıyla...

Arasbey, 19 m uzunluğunda.
İki tane 825 HP gücünde motoruyla.
30 ton ağırlığıyla.
Ulaşabiliyor 27 mil hıza...

Kos adasını alarak sağımıza.
İstikamet Knidos burnuna.
Gökova Körfezini geçiyoruz.
Rüzgâr hızıyla...

Knidos koyunda.
Kısa bir mola.
İstikamet sonra.
Palamutbükü koyuna...

Burada demirliyoruz.
Beş çayımızı içiyoruz.
Akşam yemeğinde.
Sohbetin tadını çıkartıyoruz...

Sabah erken kalkıyoruz.
Küçük bir camide.
Bayram namazını kılıyoruz.
Köylülerle bayramlaşıyoruz...

Ardından Datça yarımadasında.
Billurkent'e uğruyoruz.
Mustafa Öz ve ailesinin.
Konukseverliğine hayran kalıyoruz...

Akşam artık Hisarönü Körfezindeyiz.
D-Hotel Marin yakınında.
Enfes bir ortamda.
Geceliyoruz Bencik koyunda...

Sabah istikamet Orhaniye.
Kızkumu'nda giriliyor denize.
Ardından bir başka koyda demirleme.
Orman önünde yemyeşil bir denizde dinlenme...

Akşam üzeri ver elini Selimiye.
Burası durgun deniziyle benziyor bir göle.
Akşam yemeği Taşevler'de.
Balık, rakı ve meze ile...

Sabah durgun bir denizde.
Kahvaltı yapıyoruz birlikte.
Geçiyoruz Selimiye kayalıklarını iskelede.
Ardından Kargacık Koyu'nda demirleme...

Burada sualtı fotoğrafçılığı denemesi.
Oltayla balık avlama hevesi.
Eli boş dönülmesi.
Öğlende Nurocan'ın bulgur pilavına talim edilmesi...

Gece dolunay'ın dağların ardından görünmesi.
Mehtapta Lagos ziyafeti.
Urla Şaraplarının tüketilmesi.
Ve doyumsuz sofra muhabbetleri...

Sabahın güzelliği.
Bazlama ekmek yemek isteği.
Bunun için botla iskeleye gidilmesi.
Sonra da sıkı bir kahvaltı edilmesi...

Ardından yola çıkılması.
Yunan karasularına girilmesi.
Pasaportsuz, vizesiz.
Simi adasına çıkartma yapılması...

Legoyla yapılmış izlenimi veren.
Üst üste rengârenk evler.
Mavi-yeşil bir deniz.
Etraf pırıl pırıl, her yer tertemiz...

Öğlen Uzo eşliğinde.
Papalina, ahtapot, karides ve midye.
Yanında Yunan Salatası ile.
İndiriliyor midelere...

Akşam üzeri elveda deme zamanı Simi'ye.
Türk sularına yeniden girme.
İnceburun Koyunda demirleme.
Muhteşem gün batımını görüntüleme...

Akşam yemeği teknede.
Yakamozların eşliğinde.
Kaptanımızın hediyesi meyvelerle.
Ve doyumsuz bir sohbetle...

Sabah gün doğumu kızıl renkte.
Fasıl müziği eşliğinde.
Merhaba güzel bir güne.
Ve yemyeşil bir denize...

Demir alıyoruz.
Kahvaltı sonrası yola koyuluyoruz.
Sağımızda Anadolu kıyıları.
Solumuzda Yunan adaları...

Tekrar Yunan karasuları.
Ve de Kos adası.
Pasaportsuz, vizesiz.
Yine adanın içindeyiz...

Kos Adası.
Mesleğimizin babası.
"Primum non nocere" prensibini.
Belirleyen Hipokrat'ın yaşam yeri...

Altında ders verdiği söylenen.
Çınar ağacını buluyoruz.
Heykelini görüntülüyoruz.
Hipokrat'a saygımızı sunuyoruz...

Osmanlı egemenliğinde.
Kalmış bu ada tam 400 sene.
Kale, cami, hamam ve çeşme.
Kos adasında görülebilir her yerde...

Ayrılıp, hemen karasularımıza giriyoruz.
Turkuaz koyu'na gidiyoruz.
Kısa bir mola veriyoruz.
Ve güneşi batırıyoruz...

Masmavi bir yolculuk sonunda.
Bitiyor Bodrum Marina'da.
Üç dost hemen ayrılıyorlar.
İstanbul uçağına gidiyorlar...

50 yıllık arkadaşlarımı yolcu ediyorum.
Ben geceyi teknede yalnız geçiriyorum.
6 günlük neşe, muhabbet bitiyor.
Ortalığı derin bir sessizlik, yalnızlık kaplıyor...

Yarın otomobilimle yola çıkacağım.
Karayoluyla Antalya'ya gideceğim.
Orada da yine 50 yıllık arkadaşlarımla buluşacağım.
Hacettepe'ye girişimizin 50. yılını kutlayacağım...


Arasbey ile Mavi yolculuk fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPzdqtmHZIb_1tRy0OZ1CqyxsWrZyZWf9Uv5MHsVAOompCqQIzrmg22CEmkuk8FSg/photo/AF1QipNcR4HvK_sqxf9N7oJ57GkNfCOOjg5z98Baj4RE?key=RWpnQUhkbVJZT0Z0YnB4MnVnMl9KUTZ2MGk2bld3
.