YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

9 Haziran 2016 Perşembe

ULUCANLAR CEZAEVİ'NDE...


bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım...
                             Nazım Hikmet
……………

Ulucanlar Cezaevi.
1925 senesinin.
Türkiye Cumhuriyeti’nin.
İlk Hapishanesi…

Askeri Depo olarak inşa edilmiş önce.
1923 senesinde.
İki yıl içinde.
Çevrilmiş bir Hapishaneye…

81 yıl geçmiş.
2006 yılında kapatılmış.
4 yıl sonra da.
Müze olarak yeniden açılmış…

Buranın son 50 yılını.
Üç aşağı, beş yukarı.
Biliyorduk.
Üzüntüyle uzaktan izliyorduk…

Bu hafta sonunda da.
Dr. İlhan Erkan’la.
Ulucanlar’ın karanlık koridorlarında.
Volta attık üzüntüyle, sıkıntıyla…

Gazeteciler, askerler, siyasiler.
Dinciler, şairler, kürtçüler
Sinemacılar, yazarlar, sağcılar, solcular.
Adi suçlardan yatanlar hep buradalar…

Dar ve karanlık koridorlar.
Ranzalar, geniş  geniş koğuşlar.
Tek kişilik daracık hücreler.
Özel odalarda eziyet görenler…

Necip Fazıl’lar, Muhsin Yazıcıoğlu’lar.
Osman Bölükbaşı’lar, Fakir Baykurt’lar.
Hüseyin Cahit Yalçın’lar, Yusuf Aslan’lar.
Cevat Şakir Kabaağaçlı’lar, Hüseyin İnan’lar…

İskilipli Atıf Hoca’lar, Sırrı Sakık’lar.
Leyla Zana’lar, Necdet Adalı’lar.
Mustafa Pehlivanoğlu’lar, Mahmut Alınak’lar.
Daha bir sürü ismi unutulanlar…

Bülent Ecevit’ler, Cüneyt Arcayürek’ler.
Metin Toker’ler, Hatip Dicle’ler.
Nazım Hikmet’ler, Yılmaz Güney’ler.
Yaşar Kemal’ler, Kemal Tahir’ler…

Deniz Gezmiş’ler, Yüksel Serdengeçti’ler.
Talat Aydemir’ler, Erdal Eren’ler.
Dövülenler, küfredilenler, eziyet edilenler.
Kazara öldürülenler hepsi bu cezaevindeler…

Suçsuz olup yatan da, cezasını çekip bırakılan da.
Boynuna idam fermanı asılan da.
Dövülerek yaşamı sonlandırılan da.
Cumhuriyetle yaşıt Ulucanlar’da…

Türk siyasi tarihimizin.
Kısa bir özeti burada.
Ulucanlar'da.
Halâ ibret alınmasa da...

Şu dünyada.
Keşke suç da olmasa.
Ceza da.
Ulucanlar da…


Eski Ulucanlar Cezaevi Fotoğraflarım:
.