YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

20 Eylül 2016 Salı

KUZEY İRAN...


Heç elden özgeye gardaş olar mı?
Haramzadalardan yoldaş olar mı?
Fars, Çin, Urustan yoldaş olar mı?
Yılandan, çiyandan yoldaş olar mı?

                                Tebriz'li Şair Şehriyar’dan…
…………

Yakışırken giyin!
Öğütürken yiyin!
Ayaklar taşırken gezin!”.
Mottosu’dur Kültür Gezginleri’nin…

Kültür Gezginleri.
Ankara Üniversitesi.
Bir gezi.
Birlikteliği…

Giderler, gezerler.
Görülecek yerleri görürler.
Üyelerini bilgilendirirler.
40 senedir Kültür Gezileri düzenlerler…

Aykut Hocamız bu gezilerde.
Yılların tecrübesiyle.
Önderlik eder gidenlere.
Erişirsiniz lokum gibi, duyulmadık bilgilere…

İşte bu Kültür Gezginleriyle 10 Eylül’de.
İstanbul’dan THY ile.
Uçtuk Tebriz’e.
Buradan başladık Kuzey İran gezimize…

Önce Arkeoloji Müzesi'ne gidildi.
Ardından Çelo Kebap afiyetle yenildi.
Gök Medrese, Kapalı Çarşı görüldü.
Şair Şahriyar’ın evi gezildi…

Sonra, Erdebil’e gidildi.
Şeyh Seyfeddin Erdebili Türbesi gezildi.
Şah İsmail’in kabri ziyaret edildi.
Hazar Denizi kenarında Anzali’ye geçildi…

Ertesi gün dağ ve orman içinde.
İlginç bir gezi yaptık Masouleh köyünde.
Ardından Zeytin bölgesi Rudbar tarıkiyle.
Elbruz dağları aşıldı bütün görkemiyle…

Zancan’a varıldı gece.
Buradan geçildi Sultaniye’ye.
Bir eşi daha olmayan yerküremizde.
Olcayto Camisi gezildi büyük beğeniyle…

Tahran’a gelindi.
Azadi Anıtı’ndan şehre girildi.
Arkeoloji Müzesi, Ulucami gezildi.
Gülistan Sarayı’nın çinileri çok beğenildi…

Mahan Air ile Meşhed’e uçuldu.
Şii’lerin Kâbesi İmam Rıza Külliyesi.
Altın kubbeli ve minareli.
Dünyanın en görkemli Türbe’si gezildi…

Firuze’leriyle meşhur Nişabur’da.
Ömer Hayyam’ın mezarında.
Şarap içilmedi ama.
Rubaileriyle anıldı büyük usta…

Tous kentinde.
İran’ın milli Şairi Firdewsi’yle.
Tanıdık onu 60 bin beyitlik Şahname’si.
Ve öyküleriyle…

Muhteşem Camiler, inanılmaz yapılar.
Büyük alanlar, görkemli mekânlar.
Ama en önemlisi Kuzey İran’da insanlar.
Bir görseniz nasıl candan, nasıl sevgi dolular…

Ne Almanya’da ne Hollanda’da.
Ne Özbekistan’da, ne Moğolistan’da.
Dünyanın hiçbir yanında.
Türkiye sevgisi yok bu oranda…

Hemen herkes Türkçe konuşuyor.
Gülen yüzleriyle halinizi, hatırınızı soruyor.
Gelip sarılıyor, öpüyor, kokluyor.
Yardımcı olmak için can atıyor…

Özetle böyle.
Teşekkürler, başta liderimiz Aykut Bey’e.
Çok değerli Rehberimiz sevgili Farhad Şekip’e.
Ve de 45 kişilik tüm gezginlere…

Şimdilik yüzeysel bir bakışla Kuzey İran Fotoğraflarım:

.