YÜCEL TANYERİ

Ben, Yücel Tanyeri
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela hekimim, yani
Büyücü falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Lojmanda otururum,
Üniversitede çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar'ın
Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Orhan Veli ile Melih Cevdet'tir
En sevdiğim şairler.
Bir kızım vardır,
İki de torunum pek muteber;
İsmini söyleyemem
Çiçekle uğraşanlar bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya.
Onlar da bunlara benzer...


Beni, benden iyi anlatan Orhan Veli'ye teşekkürlerimle...

31 Aralık 2018 Pazartesi

YENİ YIL...




Yeni Yıl'da
çalışan, övünen, kendisine güvenen, üreten
ülkesini ve biri birini seven, hür düşünceli, ileri fikirli
bilim aydınlığında ve Atatürk'ün yolunda yürüyen
sanatı seven, okuyan, düşünen, bilgili, hoşgörülü
vatandaşlarımızın sayısının artmasını istiyor,
hepinize sağlık, barış ve sevgi dolu
huzurlu, güzel bir yıl dileğimle
sevgilerimi sunuyorum...

                                                         YÜCEL TANYERİ



28 Aralık 2018 Cuma

SİEM REAP PAZARI...



- 27 Ağustos 2018, Pazartesi-Siem Reap -

Siem Reap.
Kamboçya'da.
Ünlü Angkor Tapınağı'nın.
Olduğu kasaba...

İki gün kaldık bu yerde.
Golden Citadel Otel'de.
Otelin çok yakınında da.
Her gün bir "pazar" kurulmakta...

Bildiğimiz sokak pazarı.
Daracık sokak araları.
Çocuğu, kadını, adamı.
Alanı, satanı, şöyle bir bakanı...

Adını, sanını bilmediğimiz sebzeler.
Tadını hiç tatmadığımız meyveler.
Yerlere konulmuş etler, börekler.
Tepsi içinde çeşit çeşit böcekler...

Arada motosikletle gezenleri.
Simitcisi, kurabiyecisi.
Et keseni, tavuk pişireni.
Yemek yiyeni, çorba içeni...

Acısı, tatlısı.
İşportacısı, kunduracısı.
Turşucusu, yumurtacısı.
Tavukcusu, salatacısı...

Çamaşır yıkayanı, balık ayıklayanı.
Şiş kebapcısı, kurbağa satanı.
Mangalda muz kızartanı.
Bağıranı, uyuyanı, uyanık olanı...

Biliyorum şimdi merak edeceksiniz.
Bir şeyler aldın mı diyeceksiniz.
Yedim mi, içtim mi öğrenmek isteyeceksiniz.
Fiyatlar nasıldı bilmeyi dileyeceksiniz...

Ne malların ismini sordum.
Ne fiyatlarını araştırdım.
Ne bir şey aldım.
Ne de bir şeyin tadına baktım...

İsmini sorsam, yanıtı anlamam.
Söylenen ismi aklımda da tutamam.
Acı mı, tatlı mı diye merak da etmem.
Öğrensem de zaten yemem...

Birkaç saat geçirdim bu yerde.
Farklı ortamda, farklı kişilerle.
Renkli, sevimli, düzgün insanlarla.
Kamboçya'nın bir mahalle pazarında...


Siem Reap pazar yeri fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipPdMnRf6Gdi13YGtpNvmM35PvD_lNLFU9u0aOe5uEf_gIC1wZYvW8KnokErVddJbA/photo/AF1QipOmjO3ayh3JYEuFfIyPdLr4mIfOt18fv9u2Q0Wm?key=Y256UmJDeExfNEZWM2x4cUc5ZDdwUGEwc3gzQ2R3

25 Aralık 2018 Salı

GÖR KONYAYI...



22-23 Aralık 2018, Konya -

Strabon gezi grubumuzla.
7 yıl önce gitmiştik Konya'ya.
Yazmıştım bloğumda.
"Gez Konya'yı..." başlığıyla:

3 hafta önce yine.
Gitmiştik Konya'ya trenle.
Kelebek Parkı'nı görmeye...
Göremeden dönmüştük ayni gün geriye:

Bu hafta sonunda.
Yeniden gittik Konya'ya.
Ankara Üniversitesi.
Kültür Gezginleri ile...

Sabah çıktık Ankara'dan yola.
27 kişilik bir gurupla.
Öğlende verdik bir mola.
Hacı Şükrü Lokantası'nda...

Konya gezimizin ilk yapısı.
Bir 13. yüzyıl binası.
Horozlu Han isimli.
Selçuklu konaklama yeri...

Sonrasında Karatay Medresesi.
Şimdilerde Selçuklu dönemi eserleri Müzesi.
Taç kapısı, ince minaresi, çinileri, gök kubbesi.
Ve Celaleddin Karatay'ın  türbesi...

Sonra Konya'nın merkezindeki. 
Toprak taşınarak oluşturulmuş Alaaddin Tepesi.
Ve onun da üzerindeki.
Alaaddin Keykubat adına yapılmış Alaaddin Camii...

Mevlâna'nın ölümünün 745. seneyi devriyesinde.
Yoğun kalabalık içinde.
Mevlâna Müzesi'nin ziyaret edilmesi.
Restorasyon nedeniyle türbenin görülememesi...

Akşam yeni yapılmış.
Mevlâna Kültür Merkezi'nde.
Muhteşem bir gösteriyle.
Semazenler eşliğinde Sema Gösterisi'nde...

Ertesi sabah erkende.
İzzet Koyunoğlu evinde.
Türkiye'nin ilk Özel Arkeoloji Müzesi'nde.
Kapalı olduğu için avlusunda kısa bir gezinme...

Sonrasında 1258 yapımı.
Sahip Ata Camii ve
Selçuklu  Müzesinde.
Selçuklu tarihi ve eserleri ile iç içe...

Peşinden Konya Arkeoloji Müzesi'ne.
Roma ve Etnografik eserlerle.
Muhteşem lahitlerle ve.
Konya el emeği eserlerle birlikte...

Ardından, Fıkıh ilmi okutulmak üzere.
İnşa edilmiş Sırçalı Medrese.
Açık avlusu ve.
Muhteşem taç kapısı ile...

Öğlende.
Konya'nın meşhur Etli ekmeğiyle.
Hızlı bir beslenme.
Çay ve Kahve ile kısa bir dinlenme...

Peşinden Mevlâna dönemi.
İslâm bilgini.
Sadreddin Konevi.
Camii ve Türbesinin ziyareti...

Sonrasında, 3 hafta önce.
Göremediğimiz Kelebek Bahçesinde.
Tropik ortam ve bitkilerle.
Birlikteydik rengarenk kelebeklerle...

En son olarak da.
İki dağ arasında akan suyun iki yanında
Superileri anlamında.
Günümüzde Sille, antik çağdaki Sylla'da...

Müslüman ve Hıristiyanlar bir arada.
Yıllarca barış içinde yaşamışlar burada.
Dümdüz Konya ovasının hemen yanında.
Bu dağlık alanda...

Bizans İmparatoru Konstantin'in anası.
Helena,  MS 327 yılında.
Giderken konaklamış Sylla'da.
Ve emretmiş "burada bir Kilise yapıla"...

Aya Eleni Kilisesi.
Geçirmiş birçok değişiklikleri.
Son onarım 1833'de yapılmış.
Yeni haline de son yıllarda ulaşmış...

500 m yukarıda bir tepede.
Eski bir Şapel içinde.
Zaman Müzesi'nde.
Saatlertakvimler sergilenmekte...

Zaman Müzesi'nin önünde mezarlar.
Eskimiş, eğilmiş, yıkılmış taşlar.
Ahmet Hamdi Tanpınar.
Gibi haykırmaktalar:

Bir zafer müjdesi burda her isim
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın...


Konya Kültür Gezisi Fotoğraflarım:

21 Aralık 2018 Cuma

TONLE SAP GÖLÜ...



- 26 Ağustos 2018 Pazar, Chong Khneas  -

Tonle Sap gölü Güneydoğu Asya'da.
Kamboçya'nın ortasında.
Geçim kaynağı olan çok sayıda  insana.
İlginç bir tatlı su gölü aslında...

Büyüklüğü ve derinliği.
Çok değişiklik gösteriyor.
Muson yağışlarıyla.
Ya da kurak aylarda...

120 km uzunluğunda.
Tonle Sap nehri aracılığıyla.
Ve Mekong nehri ile göl bağlanmakta.
Vietnam'daki Mekong Deltası'na...

Göl yılın 6 ayında.
Akıyor gölden Mekong deltası tarafına.
Yılın ikinci yarısında da.
Akıyor delta'dan göl tarafına...

Göl yayılıyor, yağışsız sezonda.
1 m derinliğe ve 3 bin km² alana.
Mayıs-Ekim yağışlı sezonda ise.
Ulaşıyor 8 m derinliğe ve 16 bin km² yüzeye...

Küçülen göl kurak aylarda.
Giderek genişliyor. 
Muson yağmurlarıyla.
Mekong nehrinden gelen sularla...

Kurak aylarında.
Tam tersi bir durum oluşmakta.
Genişlemiş göl suları bu kez ters bir akımla.
Ayni nehir göl sularını Vietnam'a boşaltmakta...

Göl çevresinde 4 milyon dolayında.
İnsan yaşamakta.
Bunların tümü uğraşmakta.
Ya tarımla, ya da balıkçılıkla...

Tonle Sap gölü ve çevresi.
Unesco Dünya Biyosfer Rezervi.
Mangrov ormanlarıyla, 300 çeşit balığıyla.
Timsah, kaplumbağa, yılanları ve kuşlarıyla...

İşte bu gölün kıyısında.
Siem Reap'tan 15 km uzakta. 
Chong Khneas adında.
Göl üzerinde bir köy bulunmakta...

Karadan teknelere binilmekte.
Bu köye ancak motorlarla gidilebilmekte.
Her şey bu köyde.
Su üzerinde yüzen tekne evlerde...

Chong Khneas köyünde.
Khemerler, Müslümanlar.
Vietnam kökenli insanlar.
Hep birlikte yaşıyorlar...

Bu köyde 1000 kadar insan bulunuyor.
Yüzen evlerinde tavuk, horoz, domuz besliyor.
Evlerinde domates, kabak, biber yetiştiriyor.
Geçimini balıkçılıkla sağlıyor...

Aslında yaşam yüksek direklerle.
Suyun üzerine yapılmış baraka evlerde.
Okul da, karakol da, revir de, market de.
Her şey suyun üzerinde...

Köyde sokak bulunmuyor.
Çocuklar suların içinde yürüyor, oynuyor.
Erken yaşta yüzmeyi öğreniyor
Kürek çekmeyi, tekne kullanmayı biliyor...

İnsanlar ardaşık evlerde yaşıyor.
Çamur gibi suda sebzelerini yıkıyor.
Bulaşıklarını, elbiselerini bu suda temizliyor.
Tuvalet ihtiyaçlarını da burada gideriyor...

Ol mahiler ki derya içredir,
Deryayı bilmezler denilir.
"O balıklar ki deniz içindedir,
Denizi bilmezler" anlamındadır...

Bu köyde en büyük sorun.
Yokluğudur içecek temiz suyun.
Yani bu insanlar suyun içindedir.
Ama içme suyuna kolayca erişememektedir...


Tonle Sap Gölü köyü fotoğraflarım:

.

8 Aralık 2018 Cumartesi

ŞEMSİYE MERKEZİNDE...



- 23 Ağustos 2018 Perşembe, Chiang Mai-Tayland -


Şems kelimesi Arapça'da.
Güneş anlamında.
Pek yağmur yağmadığından Arabistan'da.
Şemsiye, "güneşten koruyan" anlamında...

ŞemsiyeTürkçe'mizde ise.
Genellikle yağmurla ilgili bir obje.
Kullanılıyor yağışlı havalarda.
Yağmurdan korunmak amacıyla...

Tayland ülkesinde ise.
Çok güneşli günler de.
Aşırı yağışlı Muson mevsimleri de.
Birlikte...

Şemsiye, oldukça sık kullanılmakta.
Tüm mevsimler boyunca Tayland'da.
Şehirde, köyde, tarlada yıl boyunca.
Güneş ve yağmurdan korunmak amacıyla...

Chiang Mai'ye. 
9 km mesafede.
Borsang köyünde.
Renkli Şemsiyeler üretilmekte...

Başlanmış yüz yıl kadar önce.
Yapımına bu şemsiyelere.
Komşu Burma'dan bu köye.
Bir Budist Rahip'in gelmesiyle...

Bu şemsiyeler Chiang Mai'nin.
Kültürel bir simgesi olmuş.
Yapımında, dut ağacı kabuğundan üretilmiş.
Özel Sa kağıdı kullanılmış...

Küçüklü-büyüklü, ufaklı-irili.
Değişken renkli ve desenli.
Çok sayıda şemsiye yapılıyor burada. 
Tayland'da Borsang'da...

Şemsiye Fabrikası'nda.
Çok sayıda kadınla.
Başlarındaki ustalarla.
Şemsiyeler üretiliyor büyük bir hızla...

Sabahın erinde başlıyorlar işe.
Geç saatlere kadar sessizce ve biteviye.
Dinlenmeden, konuşmadan çalışıyorlar.
Sürekli kendi işlerini yapıyorlar...

Geniş, açık bir alanda.
Çeşitli masalarda.
Herkes şemsiyenin.
Farklı bir bölümünü yapıyor...

Şemsiye yapıldığında.
Canlı renklerle boyalarla. 
Canlandırılıyor ressamlarla.
Sonra da bırakılıyorlar kurumaya...

Eskiden yapımda doğal malzeme kullanılıyormuş.
Dut ağacı kabuğundan kağıt yapılıyormuş.
Sapı için bambu ve doğal lateks gerekiyormuş
Renkler de bitkilerden elde ediliyormuş...

Günümüzde çoğunlukla pamuk kullanılıyor.
Renkler, şekiller akrilik boya ile boyanıyor.
Ama üretim halâ.
Geleneksel yöntemlerle tümüyle elde yapılıyor...

Çok yetenekli insanlar görüyorsunuz.
Ciddi bir üretim gözlüyorsunuz.
Renkler, desenler içinde geziniyorsunuz.
El emeği, göz nuruna saygı duyuyorsunuz...


Borsang Şemsiye Üretim Merkezi fotoğraflarım:
.

3 Aralık 2018 Pazartesi

ŞAMANLAR ve MİTLER...



Gitmiştim bir Mehmet Aksoy sergisine.
İzmir'de.
4 yıl önce.
Decazon Sanat Galerisi'nde...

Anlatmıştım sanatçıyı.
Mehmet Aksoy ve yapıtlarını.
"Ucubeler Arasında" başlıklı yazımla.
Ve de Bloğumdaki fotoğraflarımla...

Bu kez de Ankara Kalesi'nde.
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nde.
"Şamanlar ve Mitler" sergisiyle.
Yeniden olduk Mehmet Aksoy ile birlikte...

Şaman inancı Orta Asya'da.
Ve de Türk toplumunda.
Tanrı, ruh ve insan arasında.
Bağlı bir inanca...

Mit ise.
Toplum içerisinde.
Anlatılan öykülerle.
Dayanır inanılan hadiselere...

Şamanizm inancını.
Ve mit anlatımlarını.
Birleştirmiş sanatçı.
Oluşturmuş bu güzel ortamı...

Nispeten karanlık bir ortamda.
Havva, Yılan ve Elma'yla.
Sağaltıcı Şaman'la, Yaşam Ağacı'yla.
Kendini Doğuran Adam'la...

Mermer ve metal objelerle.
Bilinen birçok hikayeyle.
Sağaltıcı güçlerle.
Birliktesiniz bu sergide...

Sözün özü özetle.
Mehmet Aksoy'un dizelerinde:

Kum denize aşık
Deniz dağa
Dağ buluta aşık
Bulut güneşe
Siyah beyaza aşık
Su ateşe
Ruh bedene...
Yok etmekle
Var olmak sarmalında
Hep,
Aşıkız...


Şamanlar ve Mitler Sergisi fotoğraflarım:

.

30 Kasım 2018 Cuma

JAPON PARKINDA...



- 19 Kasım 2018 Pazartesi-Konya -

Git-gel Konya 6 saat demişler.
Şimdi YHT ile 1 saat 40 dakikada gidiyorsunuz.
Ayni sürede de dönüyorsunuz.
Toplam 3 saat 20 dakikada işi bitiriyorsunuz...

Sevgili Murat Selam ile kafa kafaya verdik.
Nasıl olsa git-gel Konya 3 saat dedik.
Konya'ya gidelim istedik.
Konya'daki Kelebek Parkı'nı görecektik...

Sabah erkenden koyulduk yola.
1.5 saatte ulaştık Konya'ya.
Atladık bir arabaya.
Geldik Kelebek Parkı'na...

Çok methetmişlerdi bize.
Güzelliği dolaşıyordu dilden dile.
Kelebeklerinin zenginliği, çeşitliliği.
Ve de içerideki tropik bitkileri...

Parka gelmiştik ama.
Bizden başkaları yoktu ortalıkta.
Meğerse kapalıymış Pazartesi günleri.
Sanki burası bir Ören yeri !..

Kelebek Parkı.
Selçuklu Belediyesi'nin malı.
1.5 dönüm kapalı ve cam seralı.
8 dönümü de açık alanlı bir yapı...

Neyse.
Çok istesek de.
Yokmuş kısmette.
Birlikte olmak kelebeklerle...

B planı yapmamıştık.
Hemen haritamızı açtık.
Haritaya şöyle bir baktık.
Yakınımızda bir Japon Parkı bulduk...

Çorbadan dönenin kaşığı kırılsın dedik.
Bamya Çorbası'nı öğlende içmeye karar verdik.
Hemen yürüyüşe geçtik.
Japon Parkı'na geldik...

Neyse ki burası açıktı.
Karşımıza çok güzel bir Park çıktı.
Geniş alanlı.
Çiçekli, göletli, ağaçlı...

Konya Büyükşehir Belediyesi ile.
Japonya'nın Kyoto kenti.
Gelmişler yan yana.
Karar vermişler kardeş şehir olmaya...

Çalışmalar başlamış.
Konya BŞ Belediyesi yer ayırmış.
Kyoto kenti bahçe düzenlemesini yapmış.
Park 2010 yılında açılmış...

36 dönüm arazisi.
Yürüyüş yolları, çiçekleri, göleti.
Ağaçları, suları, köprüleri, çay evi,
İle gerçek bir Japon bahçesi...

Murat ile keyifle geziyoruz.
Parkın içinde iki saat zaman geçiriyoruz.
Ağaçları, bitkileri inceliyoruz.
Japonlara bir kez daha hayran oluyoruz...

Öğlen yemeğine.
Konya'nın en iyi aş evine.
Hacı Şükrü'ye.
Gidiyoruz Tandır yemeye...

Sonrasında tren saatine.
Kadar zaman süresinde.
Gidiyoruz eski Gar çevresinde.
Gezmeye...

Gar'ın karşısında 3 katlı.
Mükemmel bir mimari yapı.
1900 yılı yapımı.
Bir idare binası...

Onarılmış.
Bütünlüğü korunmuş.
Güzelce restore edilmiş.
Şimdi Otele çevrilmiş...

Hat boyunca.
13 tane dik çatılarıyla.
Ve Sarı boyalarıyla.
Karşılaşıyoruz güzel binalarla...

Alman Evleri deniliyormuş bunlara.
1900'lerde Hicaz Tren yolunun yapımı sırasında.
Ayrılmış Alman mühendis Lojmanlarına.
Şimdi verilmiş Sivil Toplum Kuruluş'larına...

Restore edilmiş.
Konyaspor'a.
Konya Fotoğraf grubuna.
Hızır Servis ve diğer derneklere verilmiş...

112 Hızır Acil Servisi.
Konuk ediyorlar Murat'ı ve beni.
İstiyorlar yememizi.
Yaprak sarmalarını, çörekleri, kekleri...

4 gün arayla.
Kaman'da ve Konya'da.
Birlikte olmuştuk Anadolu'muzda.
İki Japon Bahçesi ve Parkı'yla...
https://yucel-tanyeri.blogspot.com/2018/11/japon-bahcesine.html

Ne umduk, ne bulduk dememeli.
Neye niyet, neye kısmet demeli.
Git-gel Konya eskiden 6 saat idi.
YHT ile şimdi bu süre 3 saate indi...


Konya gezisi Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipMefMB5SCEZC0tknx1wSINDIf00cjlRCcclOGNa2VWgK78PJlOpCLzMhSIyCPM7mA/photo/AF1QipObnVO57-F0jqSz98sJzKsxUn1RuZ1S8IPYfmmZ?key=YmowMnJQRjI4a1Y0cVJXRFFUOVMtclFnZGp2VmR3
.

25 Kasım 2018 Pazar

JAPON BAHÇESİNDE...



- 15 Kasım 2018, Kaman, Kırşehir -

Değerli arkadaşımla.
Sevgili Murat Selam'la.
Karar verdik gitmeye Kaman'a.
Sonbaharda Kasım ayının ortasında...

Ankara'dan çıktık yola.
Balâ yakınında verdik kısa bir mola.
Murat'ın yazlığında.
Birlikteydik 1959 model Fiat'ıyla...

Devamında girdik Kırıkkale topraklarına.
Ulaştık Kızılırmak'a.
Görüntüledik Kızılırmak vadisini.
Ve Selçukludan kalma Çeşnigir köprüsü'nü...

Ardından çıktık Büklükale'ye.
Kızılırmak'ı yukarıdan görmeye.
Asur Ticaret Kolonisi Ticaret Merkezi.
Karum da bulunmakta Büklükale'de...

Büklükale'yi de gezdik.
Öğlende Köprüköy Balık Restoran'a gittik.
Nefis Kadife Balığı'mızı yedik.
Sonrasında ver elini Kaman dedik...

Japon Arkeoloji Enstitüsü.
Japon Prensi.
Takahito Mikasa destekli.
Bir Arkeoloji araştırma Merkezi...

1986 yılından beri.
Kaman, Kalehöyük höyüğü merkezli.
Bir dizi bilimsel Arkeolojik araştırmalar.
Ve kazılar yapmaktalar...

Kızım Tuğba, Bilkent Üniversitesi'nde.
Arkeoloji öğrencisi olduğu dönemde.
1990 senesinde.
Gelmiştik burayı görmeye...

Japon bilim adamı Dr. Omura.
Yeni başlamıştı kazılara.
Bilgilendirmiş, geniş bilgi vermişti.
Kazıların uzun yıllar süreceğini söylemişti...

Kaman kazıları Kalehöyük'te.
Başlamıştı bundan 30 yıl önce.
Aradan 27 yıl geçtiğinde.
Ve ancak bitirilebilmişti 3 yıl önce...

Anlatılmaz güzellikte bir Japon bahçesi.
Farklı birçok bitkileri, renkleri.
Kayaları, ağaçları, çağlayanları, gölleri.
Havuzları, balıkları, çimenli tepeleri...

Bunların yanında Kalehöyük isimli.
Önemli bir kazı yeri.
MÖ 2300 yılı başlangıçlı Tunç Çağı.
Ve MÖ 700'lere uzanan Demir Çağı...

Sonrasında.
Helen ve Roma.
Bizans, Selçuklu dönemi.
Ve Osmanlı yerleşimli bir kazı yeri...

Bunların yanında.
Höyük tarzında.
Sade, güzel bir yapı.
Muhteşem bir Müze binası...

Girişte 4 bin yıllık Hitit çift başlı.
Karşılıyor sizi bir Boğa Altar'ı.
Müze'nin kapısında da.
Karşılaşıyorsunuz iki Hitit Aslanı'yla...

MÖ 4000 yılından kalma eserler.
En az 6 bin yıllık objeler.
Küpler, mühürler, çanak-çömlekler.
Tümü bu Müze'de sergilenmekteler...

Anadolu'muzun bir köşesinde.
Kaman ilçesi Çağırkan köyü'nde
Yıllar önce başlatılan bir proje..
Japon Prensi'nin öncülüğüyle...

30 yıl süren bilimsel incelemeleriyle..
Büyüleyici Japon bahçesiyle.
Ödüllü muhteşem Müze'siyle.
Ve sonbahar renkleriyle,

Kalehöyük ve çevresi görülesi bir bölge...


.

18 Kasım 2018 Pazar

GERMİYAN KÖYÜ...



Germiyan köyü.
İzmir'in.
Çeşme ilçesine bağlı.
Bir Türkmen yerleşimi...

İzmir'e 70 km uzaklıkta.
Çeşme'ye ise 27 km yakınlıkta.
1200 nüfusuyla.
Küçük, şirin bir yer dağda...

Eski Çeşme yolunda.
Ildırı-Nohutalan arasında.
Yokuşa sardığınızda.
Ulaşırsınız Germiyan'a...

Dar yolun iki yanında.
Bembeyaz badanalarıyla.
Renkli desenli boyamalarıyla.
Yol alırsınız köy evleri arasında...

Nuran Erden.
Bu desenleri çizen.
Germiyan köyünden.
Çizgilerle köyünü güzelleştiren...

"Çiçeklerinizi çizerim" demiş.
Ama köylülerine bir şart koşmuş.
Evlerini beyaza boyamalarını istemiş.
Sonra da işe koyulmuş...

Çiçekler, çiçekler.
Renkli, mavi çiçekler.
Kuşlar, kuğular.
Arada bir de sosyal yorumlar...

Gelip-geçerken durun burada.
Renkli, şirin Germiyan'da.
Fast Food'larla karnınızı doyuracağınıza.
Tanışın Germiyan'ın Yavaş Gıda'larıyla...

İtalya'da 1986 senesinde.
Başlayan katkısız, temiz gıda hareketine.
Slow Food (Yavaş Gıda) etkinliğine.
2016'da başlanmış Germiyan köyünde...

Taş Fırın'da pişirdikleri.
Ekşi mayalı ekmeği.
Kopanisti peyniri.
ve Hurma zeytini...

Duvarlarındaki rengarenk çiçekleriyle.
Pirinçli Mantı'sı, Damat Lokumu ile.
Olun birlikte günün birinde.
Çeşme'nin Germiyan köyü'nde...


Germiyan köyü Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipNPIib86UM8D7m-wigK3WirIgCzxPY4u2eO4HwYQDc0vnb6LXsB1yT2ufc_cW_pYQ/photo/AF1QipO7J1DMtdgv6MLVvtjdNDGED52lj7vHSDhbd-zU?key=bEhhYnNCd20yMW42UERvNFNXakFLMGtFUk81aHpR

Nuran Erdem Videosu:

16 Kasım 2018 Cuma

LAİKA...



Bir sokak köpeğiydi Laika.
3 yaşında.
Dolaşıyordu Moskova sokaklarında.
Tek başına...

Şans aniden yüzüne güldü.
Uzaya gitmek için seçildi.
Eğitimlerden geçirildi.
Özel bir macunla beslenmeyi bile öğrendi...

İki köpek daha.
Vardı adaylar arasında.
Muşka.
Ve Albina...

Muşka, üzerinde çeşitli uzay testleri yapıldı.
Albina ise Laika'nın yedeği oldu.
Sovyetler'in amacı uzaya insan göndermekti.
Ancak önce bir canlının gitmesi gerekti...

Laika, 3 Kasım 1957 tarihinde.
Ekim Devrimi'nin 40. yıldönümünde.
Götürüldü Baykonur Uzay üssüne.
Yavrularıyla buluşturuldu uçuştan önce.
Sonra da yerleştirildi Sputnik-2'ye...

Uzay çağının ilk öncüsüydü.
Bileti tek yönlüydü.
Öleceği kesindi.
Ama Laika bunların farkında değildi...

Sputnik-2 küçük bir uyduydu.
Tüm ağırlığı 83 kiloydu.
R-7 Roketiyle uzaya çıktı.
Yerden 230-942 km uzakta yörüngeye oturdu...

Laika.
Kalkıştan 5-7 saat sonra.
Kapsülün aşırı ısınmasıyla.
Veda etti hayata...

Uzaya ilk canlı çıkışı büyük bir alakayla.
İzlendi tüm dünyada.
Büyük bir prestij kazandı Sovyet Rusya.
Uzay yarışında bir anda...

Ardından da.
4 yıl sonra.
Yuri Gagarin gönderildi uzaya.
1961 yılı Nisan ayında...

Onun uzaya gidişi de.
İzlendi büyük bir ilgiyle.
İlk insanın uzaydan dönüşü de.
Konuşuldu günlerce...

Başlatmıştı canlıların gidişini uzaya.
Üç yaşındaki sevimli köpek Laika.
Şimdi bu öncü köpek sahip bir anıta.
Uçuşa hazırlandığı Moskova'da...


Laika ile ilgili fotoğraflar (internet'ten) :
https://photos.google.com/share/AF1QipP6NWJHZXJAIa3E76xuFpGMyJRxAwv3x9d5kW7pOWaRSFvwvCyCN6XXQqSa1l9VZQ/photo/AF1QipPeIhMgkHZYFi8dgXSpHUA1hEs11K4F-gnpCvip?key=UlJkRVJsOE9xc0YyZzdvSjdESGtFMEVlMjl1X1hB

.

12 Kasım 2018 Pazartesi

AYRANCI ANTİKA PAZARI...



Eskiye rağbet olsaydı.
Bit pazarına nur yağardı.
İşte böyle bir yer Ayrancı.
Antika Pazarı...

Her ayın ilk Pazarında.
Ankara'da.
Tam 10 yıldır bu pazar Ayrancı'da.
Kuruluyor çok geniş bir mekanda...

Ne ararsanız.
Daha doğrusu ne aramazsanız.
Var bu pazarda.
Ayrancı Antika Pazarı'nda...

Eski dergiler, gazeteler, kalemler.
Gümüşler, şekerlikler, rozetler.
Tespihler, giysiler, porselenler.
Eski albümler, saatler, gözlükler...

Eski kitaplar, plaklar, fincanlar.
Taslar, tabaklar, bardaklar, lambalar.
Daktilolar, telefonlar, şapkalar.
Fotoğraflar, çakmaklar hepsi buradalar...

Gidiyorsunuz, geziyorsunuz.
Geçmişi yaşıyorsunuz.
Albümlerdeki fotoğraflara bakıyorsunuz.
Eski anıları görüyorsunuz, üzülüyorsunuz...

Yaşı bizim gibi geçkinler.
Eskilerde kullandığımız birçok nesneler.
Telefonlar, radyolar, LP'ler, dergiler.
Anılarınızda canlanıyor geçmiş günler...

İlgili alıcılar, boş boş dolaşanlar.
Sıkı pazarlık yapan satıcılar.
Objenin ne olduğunu soranlar.
Onları sabırla yanıtlayan antikacılar...

Stand sayısı oldukça fazla.
Daracık geçişler arasında.
Dolanıyorsunuz o kalabalıkta.
Antikaları görebiliyorsunuz zorlukla...

Hızlı bir döngü var burada.
Birçok mal el değiştiriyor hızla.
Eskiye rağbet oldukça fazla.
Nur yağıyor Ankara'daki Bitpazarı'na...


Ayrancı Antika Pazarı fotoğraflarım:  
.

4 Kasım 2018 Pazar

EĞİN MANİLERİ...



Kırmızı gül has bahçede tez biter
Özledim yarimi  gözümde tüter
Şu dünyada hiç bir derdim olmasa
Yarin hasretliği hepsinden beter
...............

Maniler.
Halk edebiyatımızın nazım türüdür.
Genellikle 7 heceli ve dört dizeli(mısralı)dir.
Mesaj son iki dizede verilir...

Maniler; çeşitli sosyal olayları.
Kişilerin ruhsal durumlarını.
Hasretleri, aşkları.
İçten ve özentisiz anlatır... 

Eğin ya da yeni ismiyle Kemaliye.
Günümüzde de.
Geçmiş dönemlerde de.
Ulaşılması zor bir belde...

Burası Fırat nehrinin iki tarafında.
Yükselen dik dağlar arasında.
Sahip çok kısıtlı miktarda.
Verimli topraklara...

Eğin.
Bu nedenle geçmişte.
Geçim derdi nedeniyle.
Göndermiş erkeklerini gurbete...

Dağları aşmışlar katırlarla.
Ulaşmışlar zorlukla Giresun'a.
Oradan da deniz yoluyla.
Geçmişler İstanbul'a...

Bırakmışlar sevdiklerini arkada.
Çalışmışlar gurbette yıllar boyunca.
Görmemişler eşlerini, analarını.
Bacılarını, çocuklarını...

Gelmemiş gidenler.
Gencecik gelinler.
Anneler, kardeşler.
Duygularını manilere dökmüşler :

"Kurban olam gözlerinin içine 
Ayrı düştüm o gidiyor gücüme
Elâ gözlerini sevdiğim ağam
Sığamadın mı bir Eğin'in içine" demişler...

Eşi, genç gelini yanıtlamış:

"Eğin yolu düz olsun
İçi dolu kız olsun
Doksan dokuz yarem var
Bir de sen vur yüz olsun..."

Bunun gibi çok sayıda Maniler yakılmış.
İmecede, dağda, bağda, hamamda.
Uzun kış gecelerinde, Ramazanda.
Manilerle dışa vurulmuş :

"İstanbul postası bana mı haram
Bağladı yüreğim dert ile verem
Yok mu ki orada mürekkep kalem
Yaza yollayasın bir kuru selam..."

Eğin Manileri.
Çoğunlukla 11 heceli.
Hemen hemen hepsi.
Kadın, ayrlık ve özlem kökenli :

"Gemim teknesini vurmuş kayaya
Merhem yok mu sinemdeki yaraya
Ne sen benden doydun ne de ben senden
Değer vermem kazandığın paraya..."

Eğin Manileri'nin yaşatılması amacıyla.
Kemaliye'nin yukarısında.
Bir "Mani Yolu" yapmışlar.
Yüzlerce Eğin Manisi'ni buraya koymuşlar...

Gitmeli, görmeli.
Mani Yolu'ndaki bu manileri okumalı.
Eğin'in geçmişini anlamalı.
Güzelliğinin yanında kültürünü de tanımalı...


Kemaliye Mani Yolu fotoğraflarım:

.

2 Kasım 2018 Cuma

KEMALİYE...



İki kez gittim Kemaliye'ye.
İlki 2017 senesinde.
Haziran ayında.
Geçen İlkbahar'da.

İkincisi geçtiğimiz hafta.
Ekim ayı sonunda.
Elazığ'daki bir KBB Toplantısından sonra.
Bu Sonbahar'da...

Kemaliye15. yüzyılda.
Çelebi Mehmet zamanında.
Eğin ismini aldı.
Bağ ve bahçeler arasında bir yer olarak anıldı...

Eğin uzun süre Diyarbekir'in bir kazasıdır.
19. yy'da Harput'a bağlıdır.
1926'da Malatya'ya bağlanır.
1938'de Erzincan iline katılır... 

500 yıldır buranın ismi Eğin'dir.
Mustafa Kemal'e başvurur Eğin'liler.
Bu ismin değiştirilmesini isterler.
1922'de  Kemaliye olarak değiştirirler...

İsmini böylece Mustafa Kemal'den alır.
Ondan beri hep Kemaliye diye anılır.
Kayalık dağlara sırtını dayamıştır.
Ortasında da Fırat nehri akmaktadır...

Taşyol'uyla gelmiştim Kemaliye'ye.
İlk gelişimde.
Divriği yolundan.
Fırat'ın kıyısından...

Son 8-10 kilometresi.
Dağları delen kaya tünelleri.
İnanılmaz görselleri.
İle muhteşem bir güzellikteydi...

1800'lü yıllarda.
Başlanmış bu geçidin yapımına.
Tüm zorluklarla ve el yordamıyla
Tamamlanmış bu yol tam 130 yılda...

Çok yakın bir zamanda.
Vali Recep Yazıcıoğlu zamanında.
Fırat üzerine demir köprü yapılmasıyla.
Bağlanmış Erzincan'a güzel bir yolla...

Çok güzeldir doğal güzellikleri.
Dağları, akar suları, yeşilliği.
Yöresel mimarisi.
Ve Kemaliye evleri...

Kemaliye'nin dağınık yerleşmiş evleri.
Mahalleleri ve köyleri.
Bol akarsuları, kapı tokmakları, değirmenleri.
Mani yolu, Lökhanesi, Müzeleri görülmeli...

Ben bu güzel yere gittim iki defa.
Hem ilkbahar'da hem de sonbahar'da.
Gideceğim yine fırsat bulduğumda.
Hem kışında, hem de yazında...


Kemaliye ilk ve sonbahar fotoğraflarım:
.

29 Ekim 2018 Pazartesi

GAZİ MUSTAFA KEMAL...



10 gün önce.
Açıldı bir sergi İzmir'de.
Folk Art Galeri'de.
Gazi Mustafa Kemal ismiyle...

Atatürk'ün belgeleriyle.
Resimleriyle.
Kullandığı eşyalarla.
Kendi el yazılarıyla...

Görülesi bir sergi fotoğraflarıyla.
Hiç görülmemiş eşyalarıyla.
Saatleri, tabancalarıyla.
Madalyaları, fincanlarıyla...

Sergi, denk gelmiş.
Hem 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na.
Hem de 10 Kasım'a.
Açık kalacak 4 ay boyunca...

Muhakkak gezilmeli.
Beğeni ile görülmeli.
Dikkatle incelenmeli.
Bu gerçekten görkemli sergi...


Gazi Mustafa Kemal Sergisi fotoğraflarım:

.

9 Ekim 2018 Salı

9 KATLI TAPINAK...



- 22 Ağustos 2018 Çarşamba, Chiang Rai -

Phuket'ten Chiang Rai'ye.
Uçtuk dünyanın en ucuz havayolları ile.
Air Asia uçağı ile.
İki saati aşkın bir sürede...

Puslu bir havada.
Chiang Rai'ye inişe geçtiğimiz sırada.
Uçağın penceresinden bakarken manzaraya.
Kocaman beyaz bir heykel gördüm bir anda...

Birkaç kare fotoğraf aldım.
Heykelin etkisinde kaldım.
Oldukça büyük bir heykeldi.
Onu yakından görmeliydi...

Gezi programında.
Böyle bir heykel yoktu.
Beyhan Bey'e heykelden bahsettim.
Vakit olursa gidelim dedim...

Araştırdık, soruşturduk.
Merkezden uzak.
Bir Tapınak olduğunu öğrendik.
Vakit bulursak gidecektik...

Gün bitimine yakın.
Vaktimizi ayarladık.
Wat Huai Pla Kung'a.
Doğru yol aldık...

Bir Tapınak burası.
Tam dokuz katlı.
Çin mimarisi yapılı.
24 dönüm araziye yayılı...

Nispeten yeni bir yapı.
Başlangıcı 2001 yılı.
Bir tepe üzerinde kurulu.
Çevresi bol ağaçlıklı...

Yanındaki bir tepe üzerinde..
100 metre yüksekliğinde.
Beyaz bir Buhdha heykeliyle.
Tapınak heybetli bir görünümde...

9 katlı Tapınağın yanında.
Var beyaz bir Tapınak daha.
İç düzeni ve dış oymalarıyla.
Başka bir güzellikte o da...

Her iki Tapınağın girişinde.
Geniş merdivenler.
Merdivenlerin iki yanında da.
Görkemli ejderhalar...

9 katlı tapınağın.
İçi oldukça sade.
Salonun ortasında.
Guan Yin heykeli ahşaptan oyma...

Çıkıyorum merdivenlerle 9. kata.
Her katta 360 derece manzara.
Bakıyorum etrafa.
Yemyeşil dağlara, ormanlara...

Dev Budha heykelinin içine de.
Çıkmak mümkün asansörle.
Taa Budha'nın her iki gözü seviyesine.
Ve oradan bakmak Budha'nın gözüyle çevreye...


9 Katlı Tapınak Fotoğraflarım:

.

7 Ekim 2018 Pazar

ŞAPKA MÜZESİ...



Atatürk, 1925 senesinde.
24 Ağustos gününde.
Kastamonu'ya gitti.
Başına da beyaz bir şapka giydi...

Kastamonu halkı.
Ata'yı ilk kez görecekti.
Atatürk ya üniformalı ya da kalpaklı.
Bir görünüm vermişti...

Diledi ki.
Kastamonu'lular kendisini.
Modern bir giysiyle.
Şapka'yla görsün, tanısın istedi...

Ertesi gün İnebolu'ya geçti.
25 Ağustos 1925 günü idi.
Türkocağı'nda halka hitap etti.
"Bunun adına şapka derler" dedi...

Beş gün sonra da.
30 Ağustos'ta.
Cumhuriyet Halk Fırkası balkonunda.
Hitap etti bu kez de Kastamonu halkına...

Değindi "Türk halkının tamamen asrî.
Bütün manâ ve eşkali ile.
Medeni bir heyet-i içtimai'ye.
Haline irsal etmenin" önemine...

3 ay geçtiğinde.
25 Kasım 1925 tarihinde.
Şapka Kanunu, 671 numara ile. 
Kabul edildi Millet Meclisi'nde...

Öncülük eden Şapka İnklâbına.
Kastamonu'da.
Önderlik edilmiş Şapka'yla.
İlgili bir Müze açılmasına...

Yalnızca 3 adet şapka varmış başlangıçta.
İstenilmiş şapkalar bağış yoluyla.
Şapkaların sayısı çoğaldığında da.
Açılmış bu Müze Kastamonu'da...

Türkiye'de. 
İlk ve tek Müze.
Açılan "Şapka" konseptiyle.
Mimar Vedat Tek 
Kültür ve Sanat Külliyesi'nde...

Bu Sanat Merkezi'nde.
Bulunmakta ayrıca bir Cumhuriyet Evi
Silah ve Dantel Müzesi.
Atatürk Sergisi, Bebek evi 
Ve Galeri bölümleri...

Ama bunların içinde en güzeli.
Şapka Müzesi.
Toplamda 600 şapka hepsi.
Eskisi ve yenisi...

Burası ülkemizin tek Şapka Müzesi
Bunun önemi.
Şapka Devrimi'nin yapıldığı.
Kastamonu'da gerçekleştirilmesi...


Şapka Müzesi Fotoğraflarım:
.

28 Eylül 2018 Cuma

MAVİ TAPINAK...



-25 Ağustos 2018 Cumartesi, Chiang Rai-Tayland -

Chiang Rai kenti.
Tapınakları ile oldukça renkli.
Önceki Tapınak beyaz renkliydi.
Şimdiki ise mavi...

Oldukça uzun.
Bir adı bu Tapınağın.
Wat Rong Suea Tean.
Gerçek ismi buranın...

Wat biliyorsunuz "tapınak".
Rong ise "ev" demek.
Suea, "kaplan" anlamında.
Tean da "dans eden" manasında...

Karıştı biraz belki.
Wat Rong Suea Tean'ın.
Tam tercümesi:
"Dans eden Kaplan evi"...

Geçmişte buraları kaplanların mekânıymış.
Burada Thai Kaplanları yaşarmış.
Tapınak adını bu kaplanlardan almış.
Ama insanoğlu şükür onları da yok etmiş...

100 yıl kadar önce yine.
Bir eski Tapınak varmış bu bölgede.
Zamanla eskimiş, dönmüş harabeye.
Yerine yapmışlar yenisini mavi renkte...

Bu Tapınak da yepyeni.
Aynen Beyaz Tapınak gibi.
Burası Phuttha Kabkaew'in bir şaheseri.
O da Beyaz Tapınağın mimarı Kositpipat'ın öğrencisi...

1996'da düşünüldü yapımı.
Meditasyon, dua ve ibadet amaçlı.
Dinsel bir merkez yapılacaktı.
Renkli ve albenili bir yapı olacaktı...

2005 yılında.
Başlandı yapımına.
2016 yılının Ocak ayında.
Açıldı ama yapımı devam ediyor halâ...

Gerçekten görkemli.
Çivit mavisi rengi.
Düzenlenmesi, süslemeleri, işlemeleri.
Ve içindeki dev beyaz Budha heykeli...

Bir çift ejderha var kapıda.
Tapınağı korumak amacıyla.
İşlemelerde iç ve dış mekanlarda.
Çivit mavisi tonları kullanılmış bolca...

Mavi rengin amacı.
Mavi'nin Budizm öğretisinde.
Bilgelik, sonsuzluk, şifa ve saflık.
Anlamında olması...

Ana Salon'un sonunda.
Devasa boyutta.
Bir beyaz Budha.
Heykeli var oturur durumda...

Tapınağın kendisi.
Dıştan çok görkemli.
Ama içerisi.
Daha da nefes kesici...

Bir renkli bir Tapınak daha varmış.
Chiang Rai'de.
Siyah renkte.
Kara Tapınak isminde...

Bandaam isimli bu siyah renkli Tapınağı.
Vaktimiz kalmamıştı.
Görmek kısmet olmadı.
Görürüz belki sonraki ziyaretimizde Tayland'ı...


Mavi Tapınak Fotoğraflarım:
https://photos.google.com/share/AF1QipOB6OQV5OG_hSWDKJGURwX_sSdb7-mgSy5HFjIvyaEn4ylP6ggwV74exW0qIiDoDA/photo/AF1QipPk29qtemowtvDL_RC8OyxyA6gPXdG4neI1xLqw?key=NHVuZFpZYzF2ZmJEcjR6c3dqMTdHME9OaERaZ3Rn

.

24 Eylül 2018 Pazartesi

BEYAZ TAPINAK...



- 25 Ağustos 2018, Chiang Rai-Tayland -

Wat Rong Khun.
Ya da Beyaz Tapınak.
Tayland'ın kuzeyinde.
Chiang Rai kentinde...

Tapınağı Chalermchai Kositpipat yapmış.
Chiang Rai doğumluymuş ve mimarmış.
Düşünmüş, taşınmış, uğraşmış, yaratmış.
1997'de doğduğu kente bu görkemli eseri kazandırmış...

Projeyi kendisi çizmiş.
Masrafları da kendisi karşılamış.
40 milyon Baht para harcamış.
Ama proje henüz daha sonuçlanmamış...

Tapınak 50 Baht karşılığında geziliyor.
Masraflar gelen turistlerden karşılanıyor.
Dileyen bağışta bulunabiliyor.
Ahlakî yönden 10 bin Baht'tan fazlası da alınmıyor...
(1 Baht 20 kuruş)

İnşaat 20 yıldır sürüyor.
50 yıl daha süreceği tahmin ediliyor.
Tamamlanmasının 2070'de biteceği sanılıyor.
Ama ortada pek inşaat filan da görünmüyor...

Kositpipat müthiş bit Tapınak yapmış.
Yapımda beyaz mermer, seramik ve cam kullanmış.
Bununla Budha'nın saflığını, temizliğini.
Ve onun bilgeliğini anlatmış...

Ana bina tümüyle beyaz saflığında.
Klasik Thai mimarisi yapımında.
Üç katlı çatısıyla.
Ve görkemli ayrıntılarıyla...

Yeniden Doğuş Döngüsü.
Aslında simgeliyor anlamlı bir köprüyü.
Cennete geçişi anlatırken bu yapı.
Yüzlerce el de simgeliyor cehennemde kalanları...

Tek bir yapı değil.
Beyaz Tapınak.
Oluşan birçok yapılardan.
Ve inanılmaz ayrıntılardan...

Ayrıca, görmek istiyorsanız.
Dünyanın en görkemli altın tuvaletini.
Muhakkak ziyaret etmelisiniz.
Beyaz TapınağıChiang Rai'deki...


Beyaz Tapınak Fotoğraflarım:
.

21 Eylül 2018 Cuma

İNSAN MANZARALARI...



"İnsanları, banka hesaplarının büyüklüğü ile değil
  kalplerinin büyüklüğü ile ölç..."


...............

10 gün süreyle kaldık.
Tayland'da.
Ve Kamboçya'da.
Ağustos ayında...

Şehirlerini gördük.
İnsanlarını sevdik.
Gülen yüzlü olanlarını.
Son yazımızda resmettik:

80 milyon civarında.
İnsan yaşıyor bu topraklarda.
Çoğu ait sarı ırk'a.
Çoluğuyla, çocuğuyla, adamıyla, kadınıyla...

Karışık bir etnik yapıları var.
% 80-90'ının Tay'lar (Thai) oluşturuyorlar.
Geri kalanını da KhmerlerLaolarMalaylar.
Bir kısmını da Dağ Kabilelerine mensup azınlıklar...

Büyük çoğunluğu.
Barışçılhuzurlu.
Neş'eli ve sevgi dolu.
Tanrı kulu insanlar...

Herkesin dini kendine.
Bunlar inanıyorlar Budizm'e.
Her şeyin varlığının huzur ve.
Sevgi olduğu inancı içlerinde...

Dua ederken birleştirip ellerini.
Ya da selâmlarken sizi.
Eğiliyorlar saygıyla ve güler yüzle öne.
Wai adı verilen selâmlama biçimiyle...

Tayland kültüründe.
Çok önem veriliyor saygı'nın gösterilmesine.
Anne-baba ve diğer aile büyüklerine.
Fakirler'in zenginlere, öğrenciler'in de öğretmenlerine...

Hemen hemen her evin bahçesinde.
Ya da her işletmenin bir köşesinde.
Küçük ya da büyük ölçekte.
Rastlanılmakta minik tapınak modellerine...

Bu tapınak modellerinin önüne.
Her gün saygıyla ve sevgiyle.
Su, yemek veya tütsü sunulmakta ve bu şekilde.
İnanılmakta gelmediğine kötü ruhların evlerine...

10 günde çok sayıda.
Karşılaştık insanla.
Tayland'da.
Ve Kamboçya'da...

Sokakta, tapınakta.
Uçakta, çarşıda-pazarda.
Tarlada, stupada-manastırda.
Karşılaştık birçok renkli insanla...

Saygıyla yaklaşıyorlar.
Sevgiyle selâmlıyorlar.
Hiç bağırmıyorlar, hiç kızmıyorlar.
Huzurla işlerini yapıyorlar...

Başlarını kaldırmadan çalışıyorlar.
Durmadan bir şeyler üretiyorlar.
Yorulmuyorlar, bıkmıyorlar.
Yine de size sevgiyle bakıyorlar...

Renkli çiçekler, bitkiler.
Kuşlar, kelebekler, böcekler.
Dağlar, ırmaklar, yeşillikler. .
Tümü de bu yöredeler...

Ama bunlardan önemlisi insanlar.
Turuncu giysili Rahipler, bakışı güzel çocuklar.
Çalışkan erkekler, üretken kadınlar.
Hepsi Tayland ve Kamboçya'dalar...


Yöreden İnsan Manzaraları Fotoğraflarım:
.